7 Mart 2012 Çarşamba

Teşekkürler Ezio

Assassin's Creed serisini az ya da çok oynayanlarınız vardır tahmin ediyorum. Bazılarınız her oyunu oynamış olabilir bazılarınız ise ilk 2 oyunu oynadıktan sonra 'Amaaan hep aynı, sağ sola zıpla atla iki hançerle bi koş sıktı artık' diyerekten serinin diğer oyunlarına uzaklaşmış olabilir.

Revelations oyununun dedikodusu yayılmaya başladığı andan itibaren ise hepimizde farklı duygular farklı heyecanlar ortaya çıkmıştır. Eski İstanbul'u görmek, Topkapı Sarayı'nda yeniçeriler ile dolaşmak, Galata Kulesi'ne tırmanmak vs.. Bunların hiçbirini şu an istesek de yapamayız, gerçi Topkapı Sarayı'na gidip temsili yeniçeri ve mehteran gösterileriyle belki o zamanlara kısa bir yolculuk yapabilirz ama bizi tatmin etmeyecektir.

Millet olarak milli duygularımızın her zaman ön planda oluğu, ülkemize çok sıkı bağlı olan ve eski kültürümüze sahip çıkmaya çalışan bir ortamda yaşıyoruz, en azından son maddeyi geliştirmeye çalışıyoruz:). Ezio olarak Galata Kulesi'ne tırmandığımda artık Galata Kulesi benim için daha farklı gözükmeye başladı gözüme. Yanından her geçtiğimde sağında solunda ya da tepesinde her an yanımdaki kafenin tepesine uçarak düşecek birini arıyorum, o zamanlarda böyle bir şey yaşanmasa bile (bilemiyoruz) o zaman ki yaşananları asla görme şansımız yok. Filmler, tiyatro oyunları, belgeseller, kitaplar her zaman kafamızda bazı görüntülerin oluşmasına yardımcı olmuş materyallerdir ancak hiçbir zaman o günleri yaşayamayacağımızın farkındayız. Kız Kulesi'nin içerisinde dolaşıp Yerebatan Sarnıcı içinde attığımız her adıma dikkat ederek aynı zamanda etrafı izlemek, bunlar hakikaten bize sadece oyunların sunabileceği dünyalar. Bugün Yerebatan Sarnıcı'na giderseniz turistlerle beraber metrobüs sıkışıklığında 1-2 yeri görme şansınız belki olur, onda da ağzınızda ve yüzünüzde flaşlar patlayarak...

Oyunda, Kanuni Sultan Süleyman ile (şehzade iken) konuşurken o zaman bir padişah karşısında olsam, şu anki devlet büyüklerinden biriyle konuşabileceğim gibi konuşamayacağımın farkına da vardım. Kıyafetinden mi, duruşundan mı yoksa o zamanki gücünden mi bilemem ama ''padişahım çok yaşa'' kalıbı hakikaten o zamanlar için yerinde bir kalıpmış. Bir an önce konuşma bitse de sağ salim ordan uzaklaşsam diye hissettiğimi biliyorum. :)

Oyunun bir bölümünde ise Kapadokya'ya gidiyorsunuz ki kendi hayatımda hala gidemediğim bir yere oyun vasıtasıyla bundan yüz yıllar önce gitmek de kendimi ayıplamama neden oldu. Oyun izin verse gemiye geri atlayıp İstanbul'a dönecektim. Daha ben görmedim burayı, Ezio'ya ne oluyor?
Hayallerimizde ya da öğrendiklerimizle kurduğumuz eski dünyayı her zaman için oyunlarda pekiştirebiliriz. Birazı doğru, birazı yanlış,birazı fantastik olsa bile, elimizde fazla fırsat ve seçenek yok o günler için. Alın kancanızı, takın Galata Kulesi'ne.. Hiç olmazsa manzaranın tadını çıkarın.

Loading...

1 yorum: